Üzerindeki tarih öncesi ve kültür envanterini hayatın doğal akışına katan bir üreteç
KONYA ALEADDIN HILL
#competition, #urbandesign, #archaelogicsite, #konya, #alaeddin, #masterplan, #landscape, #canopy
Information
KONYA ALEADDIN HILL
mu.hafıza
İnsanoğlu yapmadan duramıyor.
Aleaddin Tepesi olduğumuzu düşünelim. Yaklaşık 9 bin yıldır buralardayız.
Üzerimizde medeniyetler doğup batıyor. Medeniyetler varolup yok oldukça höyükleşiyoruz.
Tepe oldukça stratejik önem arz ediyoruz. Üzerimizde kıymetli bir külliyat var olmaya başlıyor.
Etrafımızda şehirler var olmaya başlıyor.
Sonra tepemizi traşlıyorlar.
Üzerimize ağaç dikiyorlar.
Eteklerimizi kazıp bırakıyorlar.
Üzerimizdeki külliyatın bir bölümüne bir kabuk yapıyorlar.
Bir bölümü kaldırım altında kalıyor.
Bina yapıyorlar. Yıkıyorlar.
Kazıyorlar.
Geri kapatıyorlar.
Kocaman çelikler dikiyorlar.
Ezcümle,
yapmadan duramıyorlar.
Client
Konya Metropolitan Municipality
Location
Konya
Size
120.000 sqm
Program
Urban Design, Archeological Site Design
Status
National Competition
Collaborators
Özkan ÇALIŞKAN (Structural Engineer)
Merve YAVUZ (Landscape Architect)
Yunus ATILGAN
Melek KAPAN
Coşkun Furkan ERKOÇ (Archaeologist)
Taner AKAR (Art Historian)
Bahar ÇALIŞKAN
Zeynep Ece KATİPOĞLU
Projeye başladığımızda bizi yönlendiren ilk kusurlu bilgi burasının düz bir kenti savunmak için insan eliyle doldurulmuş bir tepe olduğu idi. Dolayısıyla buradaki toprağın üzerindeki yapıların ağırlığını taşıyamacağı ve üzerindeki önemli yapılarla birlikte çökmek üzere olduğu bilgisi idi.
Bu dramatik durum karşısındaki tabi ki dayanamadık ve yok olmanın şiirsel duygusu eşliğinde fikir maketleri ürettik.
Tepeyi bir bütün olarak kabul edip toprak, alçı, kil, kumdan oluşan farklı malzemelerle ürettiğimiz 1/2000 ölçekli tepe maketlerini kırdık. Toprağın nasıl kırıldığı bizi yönlendirecekti. Biraz da zamanın yerine geçip bu kaçınılmaz süreci hızlandırdık da denebilir.
Bu çöküş izlerinden bir kırılma şeması üretmeye çalıştık. Bütün alan nasılsa çökecekti ve bütün yaşanmışlıklarıyla birlikte tepeyi kırmak ve bu kırıklardan ulaşılan bazı mekanları zemin altında kurmak ve bu kırıkları da etraftaki akslara bağlamak heyecanlı bir fikirdi.
Fakat sonra bu fikri bir kaç hafta nadasa bıraktık.
Geri baktığımızda daha farklı hissediyorduk.
Bu kadar tarihe tanıklık etmiş bir yerde bu hırçınlık niye?
İşte insan, yapmadan duramıyordu.
Düşündükçe sakinledik.
Tarihini doğruca araştırdıktan sonra biraz, yeri gördükten sonra ise tamamen vazgeçtik.
Her gelen pek çok şey yapmıştı buraya.
Danışman bir hocamız dedi ki;
“yahu şu tepeyi bir rahat bırakın...”
Bellek; sadece geçmişten ibaret olmayıp, geçmişte depolanan mekansal ve imgesel olaylar ile şimdi ve gelecekte depolanacaklar ile ilişkilendirilerek süperpoze edilmesini ifade eder. Bu çakıştırma işlemi hafızanın tohumu olarak “çekirdek”te yapılır. Şehir anılar sahnesidir ve anılar da hatırlanmak ister. Sokaklar, meydanlar, yapılar, insanlar bu sahnenin dekorudur ve her biri de anılardan izler taşır. Dolayısıyla da kent belleği sonsuz bir hafızadır. Bu sonsuz hafıza bir çekirdekte saklıdır.
Eski Kent Anıları Hatırlatır.
Yeni Kent Anılar Üretir.
Çekirdek Anıları Biriktirir , Mekanları Birleştirir.
Alaeddin Tepesi tüm arterleri kendinde toplayan bir çekirdek olarak anıları biriktirir ve mekanları birleştirir. Proje alanının mekânsal tasarımına başlamadan önce alanın çevresiyle birlikte kentsel bellek izinde ulaşılabilirlik kurgusu ele alınmıştır.
Öneri proje, Konya Merkezi’nin tarihle içiçe durumunun kentli ve turistler tarafından farkedilmesi, benimsenmesi ve gündelik hayatın olağan akışı içerisinde onun bir parçası haline getirilmesi amacıyla bir kültür rotası fikri üzerinden şekillenir.
Saçaklarla hissettirilen “eliptik bir höyük” olma hali
Eski yapılar anıları hatırlatıyor, yeni olanlar anılar üretiyor. Bu tansiyonun merkezinde ise Alaeddin Tepesi, anıları biriktiren bir birleştirici.
KENTSEL BELLEK İLE ENTEGRASYON
Mevlana Müzesi’nden başlayarak Alaeddin Tepesi’ne kadar ulaşan kültür rotası, tepenin içine dahil olan arkeolojik rotadan bağımsız olarak tepenin etrafındaki tarihi yapılarla da özel bir ilişki kurar.
Çeperdeki uygun boşluklar hem çeperdeki hem de tepe üzerindeki tarihii yapıların izlenmesine uygun şekilde düzenlenir. Örneğin Karatay Medresesi ve II. Kılıçarslan Köşkü’ne bakan tarifsiz alan düzenlenerek bu yapıların belirli mesafeden algılanabilmesi için imkan sağlanmıştır.
Mevlana Bulvarı’nın bitiminde bizi karşılayan Şehitler Anıtı’na çıktığımızda mevcut durumda düşük kotta kalan Ferit Paşa Su deposu kot düzenlemesiyle tamamen açığa çıkartılmış ve önü meydanlaştırılmıştır.
Keykubat Camii önünden Alaeddin Bulvarı’na kadar inen 13 metrelik kot farkından faydalanarak, Keykubat Camii’ne baza oluşturan bir sergi koridoru oluşturulmuştur. Bu koridor “Topografyanın Dediği” açık hava sergisi ile başlar, arkeolojik rota ile tarihi kalıntılar içerisinde gezinir ve rotanın sonlandığı alanda İnce Minareli Camii’ye tam karşıdan bakacak şekilde güzergahı tamamlar.
Konya Alaeddin Tepesi
Eski yapılar anıları hatırlatıyor, yeni olanlar anılar üretiyor.
Bu tansiyonun merkezinde ise Alaeddin Tepesi, anıları biriktiren bir birleştirici.
Üzerindeki tarih öncesi ve kültür envanterini hayatın doğal akışına katan bir üreteç.
Hatırlanan anılar koruma saçağının altında, Keykubad Camii’nde ve II. Kılıçarslan Köşkü’nün ağırbaşlı kalıntısında. Yeni anılar ise bu kültür envanterini kent hayatına ne denli becerikli şekilde katabildiğimize bağlı.
Bu kalıntlar yaşamak zorunda. Üzerinde insanlar gezmeli, kaldırımda yürürken birden oraya dahil olabilmeli. Eforsuz ve hesapsız şekilde. Arkeolojik kalıntılar ve tarihi yapılar birer peyzaj elemanı haline gelmeli. Kendi mikrokozmozunu kurmalı ve insanlarla bir arada yaşamalı. Birer kültür peyzajı olarak kent hayatının doğal akışı içerisinde yerini almalı.
Arkeolojik kazı alanlarını koruyan örtü sistemi tepenin eğimine uygun şekilde eteklerine ilişir. Varoluş şekli tepenin hırpalanmış özgün geometrisini hatırlatmaktan ibaret. Üç kazı alanı için önerilen üç örtü sürekli olarak tepenin eğimiyle uygun şekilde türüyor. Önümüzdeki yüzyılın arkeologları için bırakılan henüz kazılmamış alanlar kazıldığında, bu kompozisyon sürdürülerek hala tepenin bir tamamlayıcısı olarak varolacak.
Arkeolojik kazı alanını koruyan ve kapsayan üst örtü çelik strüktür üzerinde iri arduvaz taşlarından oluşur. Arduvaz taşlarının aralarına bazı yerlerde potlar konularak üzerlik otları yerleştirilir. Arkeologların herhangi bir açık arazide üzerlik otu mevcut ise yerin altında mutlaka arkeolojik buluntu vardır söylemi ile kazıya başladıkları söylenir. Bu tarihsel referansı ile koruma çatısının koruduğu taş kalıntılar gibi taş plakalar ve koruduğu alanlarda biten üzerlik otları ile şekillenir.
Bütüncül yaklaşımda tüm arterleri kendinde toplayan bir çekirdek;
Çeperdekini içeri, içerdekini çepere entegre eden bir bağlaç;
Üzerindeki tarih öncesi ve kültür envanterini hayatın doğal akışına katan bir üreteç.
Related Projects
Can a hybrid structure harmonize with nature and urban life, blurring boundaries between different programs, to create a new public function scheme?
An opportunity to discover the potentials of left-out areas in housing and urban space, to combine them to define new qualified spaces